-
1 geride bırakmak
v. leave behind, outdistance, outstrip, leave astern, distance, outpace, set back, shoot ahead of, walk away -
2 geride bırakmak
paşde hiştin -
3 geride bırakmak
a) to leave behind, to pass b) to overtake c) to surpass, to outdistance d) (yarýþta) to outstrip -
4 geride
geride bırakmak zurücklassen; jemanden, etwas hinter sich (D) lassen, überholen -
5 geride
позади́, сза́диgeride bırakmak — оста́вить позади́, обогна́ть, перегна́ть кого-что
geride kalmak — остава́ться позади́, отстава́ть
-
6 zurücklassen
geride bırakmak -
7 leave behind
geride bırakmak, geçmek, iz bırakmak, unutmak (eşya)* * *geride bırak -
8 hinterlassen
geride bırakmak (arkada)miras bırakmak -
9 outstrip
v. daha ileri gitmek, geçmek, geride bırakmak* * *past tense, past participle - outstripped; verb(to go much faster than: He outstripped the other runners.) geride bırakmak, geçmek -
10 позади
1) нареч. arkada, geride; arkadan, geridenмы оста́вили дере́вню позади́ — köyü arkada bıraktık
дере́вня оста́лась далеко́ позади́ — köy uzaklarda kaldı
позади́ послы́шался вы́стрел — geriden bir silah sesi geldi
2) нареч. ( в прошлом) gerideвсе э́то уже́ давно́ позади́ — (tüm) bunlar gerilerde kaldı artık
3) предлог arkasında, gerisinde; arkasından, gerisindenон шёл позади́ меня́ — ardım sıra / arkamdan geliyordu
в э́той о́бласти страна́ оказа́лась позади́ други́х (стран) — ülke, bu alanda öteki ülkelerin gerisine düşmüştü
••оста́вить кого-л. позади́ — geride bırakmak
-
11 set back
geri almak, geri bırakmak, geriye almak (saat), içeri almak, mal olmak, patlamak, geride bırakmak, geciktirmek, geri çekilmek* * *geri bırak* * *(to delay the progress of: His illness set him back a bit at school.) bırakmak, geciktirmek -
12 zurücklassen
-
13 далеко
uzak* * *нареч., тж. → сказ.э́то далеко́? — orası uzak mı?
он живёт далеко́ — uzakta oturuyor
он уе́хал о́чень далеко́ — çok uzaklara gitti
до утра́ ещё далеко́ — sabaha daha çok var
мы́сли ее бы́ли далеко́ — düşünceleri uzaklardaydı
••далеко́ не...: далеко́ не нау́чный ме́тод — bilimden çok uzak bir yöntem
далеко́ не малова́жный — hiç de önemsiz olmayan
э́то далеко́ не случа́йно — bu hiç de raslantı değildir
сде́лать э́то далеко́ не про́сто — bunu başarmak hiç de kolay değil
за приме́рами далеко́ ходи́ть не на́до — uzağa gitmeye gerek yok
далеко́ не но́вый — yeni olmaktan (çok) uzak
оста́вить кого-л. далеко́ позади́ — fersah fersah geride bırakmak
ему́ далеко́ за со́рок — kırkını çoktan aşmıştı
бы́ло далеко́ за́ по́лночь — vakit geceyarısını çoktan geçmişti
сла́ва е́го шагну́ла далеко́ за преде́лы страны́ — ünü ülke sınırlarını da aşmıştı
не заходи́ так далеко́! — bu kadar ileri gitme!
-
14 намного
çok daha* * *çok (daha); kat katстать намно́го сильне́е — çok daha kuvvetli olmak
намно́го опереди́ть кого-что-л. — çok / fersah fersah geride bırakmak
-
15 обгонять
несов.; сов. - обогна́ть(önüne) geçmek; geride bırakmak тж. перен.обгоня́ть сле́ва — авто sollamak
-
16 обскакать
-
17 опережать
несов.; сов. - опереди́ть1) ( обгонять) (önüne) geçmekрост цен опережа́л рост зарпла́ты — fiyat artışları ücret artışlarının önünde gitmekteydi
2) (делать что-л. раньше другого) birinden atik davranmak3) ( превосходить) geride bırakmak; ileride / önde olmakон опережа́ет нас на три очка́ — bizden üç puan öndedir
-
18 отрываться
несов.; сов. - оторва́ться1) kopmakпу́говица оторвала́сь — düğme koptu
отрыва́ться от при́вязи — kurtulmak boşalmak
2) ayrılmak; geride bırakmakотрыва́ться от неприя́теля — воен. düşmandan çözülmek
как то́лько самолёт оторва́лся от земли́... — uçak yerden kesilince...
в моме́нт, когда́ спортсме́н оторва́лся от земли́ — sporcunun ayağı yerden kesildiği anda
3) kopmakоторва́ться от масс — yığınlardan / halktan kopmak
••рабо́тать не отрыва́ясь — ara vermeden çalışmak
смотре́ть не отрыва́ясь — gözünü ayırmadan bakmak
-
19 distance
n. uzaklık, uzak olma, açıklık; mesafe, ara, araya mesafe koyma; soğukluk————————v. uzakta tutmak, uzağa koymak; geçmek; geride bırakmak* * *1. mesafe 2. uzaklık* * *['distəns]1) (the space between things, places etc: Some of the children have to walk long distances to school; It's quite a distance to the bus stop; It is difficult to judge distance when driving at night; What's the distance from here to London?) mesafe, uzaklık2) (a far-off place or point: We could see the town in the distance; He disappeared into the distance; The picture looks better at a distance.) uzak bir yer/nokta•- distant -
20 walk away
terketmek, yürüyüp gitmek, geride bırakmak, uzaklaşmak* * *uzaklaş
- 1
- 2
См. также в других словарях:
yaya bırakmak — 1) yarışma söz konusu olan durumlarda geride bırakmak Özellikle süper devletler, kendi çıkarları için kendilerine muhtaç dostları bir çırpıda yaya bırakıverirler. T. Halman 2) yarı yolda bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duman attırmak — argo kötü duruma düşürmek, geride bırakmak, birini yıldırmak Ama yerine göre karşısına dikilenlere de duman attırır. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
iz — is. 1) Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geri — 1. is., hlk. Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval 2. is. 1) Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı Amerikan barın gerisinden işaret eden… … Çağatay Osmanlı Sözlük